Meritokrasi Nedir?
Toplumlar farklı zaman dilimlerinde farklı yönetim biçimleriyle idare edilmişlerdir. Günümüzde demokrasi temelli rejimler ağırlıkta iken gelecek elli yılda meritokrasi en yaygın yönetim biçimi olabilir.
Meritokrasi nedir özellikleri nelerdir? Meritokrasi örnekleri var mı?
Sistemler de tıpkı insanlar gibi doğra büyür ve ölür yerine meritokrasi gibi yeni sistemler gelir. Bu lafı eminiz daha önce bir çoğunuz duymuşsunuzdur. Lakin içinde yaşadığımız dönemde yönetim biçimleri için duydunuz mu bilemiyoruz.
Toplumsal hayatta her bireyin bir oy hakkına dolayısıyla eşit söz hakkına sahip olması son yıllarda sosyologlar, hukukçular ve bir çok sosyal bilimci tarafından dile getirilen bir sorundur. Yıllar önce Aysu Kayacı tarafından dile getirilen “Çobanın oyu ile benim oyum bir mi?” gibi kendini anlatmakta yetersiz kalan bir yaklaşımı değilde “Elon Musk, Mark Zuckerberg veya Aziz Sancar gibi bir insanla defalarca hırsızlıkla geçinen birinin oyu bir mi?”. Diğer bir deyişle tıpkı bir forum sitesindeki gibi belirli bir puan, karma veya saygınlık kazanan kişilerin başlık açabildiği, rüştünü ispatlayan insanların söz sahibi olduğu bir sosyopolitik sistem mümkün değil mi?
Meritokrasi nedir ve demokrasi ile bağdaşır mı gibi konuları sorguluyor olabilirsiniz. Aslına bakarsanız bu soruyu sormak ve cevap aramak için öncelikle sosyal bilimlerin de fen bilimleri gibi gelişebilen alanlar olduğunu ve bugün uygulanan sistemin mutlak doğru olmadığını kabul etmek ve anlatmak gerekiyor.
Her bir bireyin aynı oya sahip olmasının eksik olduğu ve yanlış sonuçlar doğurduğu varsayımının yanı sıra başka alternatif görüşler de mevcuttur. Bunların başında ise “neden her işi yapmak için sınav ve yeterlilik şartları mevcutken ülkeleri yönetmek için yalnızca şov yapmak ve oy toplamak yani popülizm yeterli oluyor?” geliyor şüphesiz. Yani bir ülkenin ekonomi bakanı olan kişinin ekonomik yeterliliği, eğitim bakanı olan kişinin eğitim alanındaki deneyimi ve tecrübesi yeterliliği neden bir ön şart olarak sorgulanamıyor?
Meritokrasi Nasıl Ortaya Çıktı?
Sistem haline gelmesi yüzyıllar sürse de bir fikir olarak ilk kez Aristo tarafından ortaya atılan bir görüş olduğu biliniyor.İlk kez Michael Young tarafından bir sistem olarak anlatılmış olup etimologlar tarafından latince merit yani yeterli kelimesinden doğduğu düşünülmektedir. Meritokrasi sistemine göre din, dil, ırk gibi kavramların hiç bir değeri olmadığı gibi hangi lobi, cemaat veya tarikata ait olduğunuz da atamalarda gözetilemiyor. Meritokrasi liyakat sistemine dayanıyor ve bir göreve atanmak için o göreve yetecek tecrübe ve liyakat sahibi olduğunuzu ispatlamanız gerekiyor.
Üstelik seçimle iş başına gelinen kadrolar için de liyakat yani yeterlilik şartı aranıyor.Örneğin dış işleri Bakanı olmak isteyen biri için en az üç yabancı, çok uluslu bir şirkette yönetici pozisyonunda 5 yıl tecrübe gibi somut kriterler konulabiliyor. Aynı zaman da halka açık yapılacak IQ testi veya diğer bir somut yeterlilik testi bir kadroya aday olmadan önce talep edilebiliniyor.Yani meritokrasi yeteneğiniz, zekanız ve çalışmanız ile bir mevki kazanabileceğiniz bir sosyo politik sistem kimilerine göre bir ütopya.
ABD Meritokrasi İle Mi Yönetiliyor?
Yirminci yüz yılın ikinci yarısında ise Amerika Birleşik Devletleri büyük ölçüde bir meritokrasi örneği. Mutlaka kulağınıza çalınmıştır “ABD başkanı kim olursa olsun politikalar fazla değişmez.” işte bu söz ABD’nin aslında tıpkı bir şirket gibi profesyonelce yönetildiğini ve bir kişi veya grubun bir devletin kaderini değiştiremediğini anlatmak için kullanılıyor. Mesela hükümet harcama sınırını aşıyor ve bir bakmışsınız hükumet harcama yapamıyor (goverment shut down)! ABD merkez bankası başkanı, ABD ordu yönetimi her biri adeta kendi alanında tek söz sahibi Başkan ise alınan ortak kararların uygulayıcısı konumunda.
ABD açısından bu tablonun oluşmasını sağlayan çok sebep var federal devlet yapısı, kuruluş süreci, etnik çeşitlilik vb faktörler olmuştur.
Meritokrasi ile Aristokrasi Farkı Nedir?
Aristokrasi yalnızca belirli aile veya bölgeden olan kişilerin yönetimde yer alabilmesi olarak tasarlanmış bir sosyo politik sistemken meritokrasi de yöneticinin nereden geldiği değilde neleri başardığı önemlidir.
Gece bekçisi olmak için dahi sınava girip rüşdünü ispatlaman gerekirken koca ülkeyi yönetmeye aday insanları sadece konuşmasına ve duruşuna göre seçmek ne saçma bir şey. Üstelik konuşma metninin kim hazırlıyor, arakadan ne söyleyeceğini kim fısıldıyor o da belli değil. Bana göre şu mc kinsey olayları ülke yönetebilmek ile oy alabilmek arasında fark olduğunun çok güzel bir örneği. Yönetemeyip parayla akıl hocası tutmak nedir?
Net olarak ağır şartlar konulması lazım ve bu şartları sağlamayan kişilerin aday dahi olamaması gerek!