Öğretmenlik Yan Gelip Yatma Yeri Mi? Öğretmenlik Mesleği Zor Mu?
Öğretmenlik Yan Gelip Yatma Yeri Mi? Öğretmenlik Mesleği Zor Mu? Öğretmenler Yata Yata Maaş Mı Alıyor? Öğretmenlik Mesleği Kolay Mı? Zor Mu? Öğretmenlik Mesleğinin Görünmeyen Yönleri Nelerdir?
İnsan ancak çok sevdiği, istediği, hayalini kurduğu şeyler için mücadele eder. Mücadelenin hakkını verebilir. Bu nedenle sevmediği, sevemediği, yeterince istemediği, sahiplenmediği ne varsa bu konularda başarısız olmak kaçınılmazdır. En iyi ihtimalle sonuca zor ulaşılır ya da büyük bedeller ödenir. Bol hata yapılır. Bu nedenle öğretmenler ve öğretmen adayları mesleği sevip sevmediklerini iyi düşünmelidir. Mesleğini sevmeyen bir öğretmen kendine ihanet eder, öğrencilerine işkence eder. Meslekle barışık olan, işini seven bir öğretmen ise devlete, millete, öğrencilerine, kendisine hizmet eder. Kendini parçalar. Maaşını hak etmek için, görevini en iyi şekilde yapmak için tatil günlerinde bile çaba gösterir. Oysa dışarıdan bu çabaların hepsi gözükmez. Pek çok kişi öğretmenleri yata yata maaş almakla suçlar. Peki bu işin aslı böyle midir?
Çocuklarına Saatler Ayıran Aile Sayısı Azaldı
Günümüzde çocuklarıyla gerçekten ilgilenen aile sayısı çok azaldı. İnsanlar beşikteki çocuğu susturmak için oyuncak veriyor, televizyon açıyor. Emeklemeyi bilmeyen çocuklar akıllı telefon ve tabletler ile ilgileniyor. Özellikle şehir insanı çocuklarını teknolojinin merhametine bırakmış durumda. Otorite, disiplin, söz dinleme, öğrenme, dikkatini toplama, odaklanma konularında bu nedenle çocuklar son derece zayıf yetişiyor.
Çocuklar okula gitme yaşına geldiğinde, büyüdüğünde ise durum değişiyor. Çocuk çocuk ailesiyle vakit geçirmediği kadar sınıf arkadaşları ve öğretmenleri ile vakit geçiriyor. Bir düşünelim, hangi aile çocuğuyla günde 40 dakika boyunca kesintisiz konuşuyor, ilgileniyor, oyun oynuyor? Ama öğretmenler yüzlerce öğrenci ile temas kuruyor. Üstelik daha zorunu yapmaya çalışıyor ve ders öğretmeye, anlatmaya çalışıyorlar.
Öğretmen Yalnızca Öğretmen Değildir!
Bir öğretmen her gün onlarca hatta yüzlerce çocukla ilgilenmektedir. Farklı yaş grubundaki, farklı özelliklere sahip yüzlerce çocukla saatlerce ilgilenmenin ne kadar zor olduğunu tahmin edebilir misiniz? Üstelik bu öylesine bir vakit geçirme değil! Bu çocuklara ders anlatmak, yeni şeyler öğretmek, onları tanımak, onlara uygun şekilde hitap etmek gerekir. Derslere motive etmek, daha iyi bir gelecek sunmak, onlarla güven ilişkisi kurup saygılarını kazanmak kolay iş değildir.
Öğrencilerin yaşları ilerledikçe, yaş grubu arttıkça durum zorlaşır. Ergenlik sendromuna giren gençlerin dikkati dağılır, meydan okuma güdüsü, itaatsizlik refleksi gelişir. Bu pek çok öğretmenin en çok zorlanacağı aşamadır. Çünkü öğrenci kendini ispatlamak için derse, öğretmene karşı direnmeyi seçebilir. Öğretmen ise öğrencilerle en iyi iletişimi kurup, disiplinden ödün vermeden, öğrencileri incitmeden onları sınıfın içinde tutmalıdır. Sınıfın içinde tutmak oldukça önemlidir. Çünkü pek çok öğrenci fiziken sınıfta olsa bile aklen, ruhen uluslararası sularda veya gökyüzünde seyrediyor olabilir. Üstelik öğrencileriniz maddi durumları, ailesiyle ilişkileri, psikolojik ve ruhsal durumu birbirinden farklıdır. Duygusal değişimlerini takip etmek zordur. Öğretmen tüm bunları göz önünde bulundurarak hareket etmelidir. Olması gereken, ideal olan budur. Yoksa öğrencilere hakaret etmek, onları görmezden gelmek, ‘dersimi anlatırım zil çalınca giderim’ demek son derece kolaydır.
Öğretmenlik Yan Gelip Yatma Yeri Mi?
Kamuoyunda öğretmenlere bakış ise tüm bunları yok sayan şekildedir. İnsanlar öğretmenlere “Oh yarım gün çalış, haftada 3 gün okula git, maaşını al!” cümleleriyle yaklaşır. “3 ay tatile gidiyorsun hala ağlıyorsun!” gibi çirkin tepkilere maruz kalabilirsiniz. “Yan gel yat, dünya kadar maaş al!” şeklinde maddi hesaplar yapan da olur. Tüm yakınlarınız bir anda işveren haline gelir adeta. Oysa durum böyle değildir. Olmamalıdır. Öğretmen öğrencileri için bir aile üyesi olup, onlar için çaba göstermelidir. Maddi manevi olarak öğrencilerine destek olmalıdır. Dersini en iyi şekilde anlatmalı, öğrencilerin de anlamalarını sağlamalıdır. Çocuklarıyla konuşmayı dahi beceremeyen insanların bu görevi anlama ihtimali bile yoktur. Bu nedenle dışarıdan gelen tepkilere de hazır olmak gerekir.
Öğretmenlik Mesleği Zor Mu? Öğretmenler Ne Yapmalı?
Öğretmenler bir okulda ilk gün göreve başlayınca önce okulu, öğretmenler ve öğrencileri tanımaya başlamalıdır. Farklı kültürden, maddiyata sahip, sosyal sınıf farklarına dikkat ederek öğrencilerle ilgilenmelidir. Farkı zeka ve öğrenme becerisine sahip çocuklar seçilmelidir. Her öğrenciye uygun şekilde hitap edilmelidir. Öğrenciler kazanılmaya çalışılmalıdır. Adeta anne-baba, arkadaş, abi-abla, psikolog, rehber, danışman gibi hareket etmelisiniz. Ancak sınırlarınızı da bilerek. Fiziksel temas, hakaret, şiddet olmadan, öğrencileri kırıp dökmeden çalışmalısınız.
Anne ve babaların yapmadığını yapıp, öğrencilere saatlerini ayırmalısınız. Çok sabırlı bir şekilde işinize devam etmelisiniz. Kendi kırgınlıklarınızı, kızgınlığınızı unutmalısınız. Sevgi, şefkat ve güven duygularını öne çıkarmanız gerekir. Dünyadaki eğitim trendlerini takip edip okula getirmelisiniz. Okul yönetimi, diğer öğretmenler ve öğrenciler arasında köprü olmalısınız. Okulun şartlarını göz önünde bulundurarak hareket etmelisiniz. Gerektiğinde velilerle konuşmalısınız. Evrak işlerini ihmal etmemelisiniz. Her şeyden önce Cumhuriyetin öğretmeni olduğunuzu unutmamalı, devletinize, milletinize hizmet etmelisiniz. Aldığınız maaşı hak etmelisiniz.
MEHMET HOCA KİMDİR?
Mehmet Hoca 30 yıl boyunca öğretmenlik, okul müdür yardımcılığı, okul müdürlüğü yapmış ve en sonunda emekli olmuş bir eğitim duayenidir. Batman, Amasya, Trabzon, İstanbul, Ankara, Diyarbakır, Antalya gibi önemli şehirlerin tozunu ciğerlerinde hissetmiş, binlerce öğrenciyi eğitmiş bir eğitimcidir. Dershanelerde, özel kurslarda yaptığı çalışmalarla adından söz ettirmiştir. Mehmet Hoca şimdilerde emekliliğin tadını çıkarsa da danışmanlık hizmeti vererek gençlere yol göstermektedir.