Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) mi, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) mi? Hangi Üniversiteyi Tercih Etmeliyim?
ODTÜ mü, İTÜ mü, hangi üniversite bana daha uygun, İTÜ'nün imkanları nasıldır, ODTÜ'nün imkanları nasıldır, hangisi daha iyi gibi soruların cevaplarına yazımız içinden ulaşabilirsiniz.
Türkiye’de her yıl sayısı milyonlarla ifade edilen öğrenci üniversite sınavına giriyor ve hayal ettiği mesleği yapabilmek için tercih yapıyor. 2018 yılı verilerine göre toplam 1 milyon 206 bin 811 aday üniversite tercihi yaptı ve bu adayların 710 bin 982’si üniversiteye yerleşti. Rakamların her yıl artarak ilerlediğini düşünürsek her yıl ortalama bir milyon öğrencinin üniversiteli olduğunu söyleyebiliriz.
Türkiye’de eğitim verilen birçok fakülte var. Bunların en çok rağbet görenlerinden biri olarak sayabileceğimiz fakülte ise mühendislik fakültesi. Hemen hemen her üniversitede mevcut olan mühendislik fakülteleri içinde uzun yıllardır eğitim veren teknik üniversiteler bir adım önde gözüküyor. Türkiye’nin en değerli iki teknik üniversitesi olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ise adayların tercih yaparken sıklıkla arada kaldığı iki üniversite olarak göze çarpıyor. Bu iki okulu kıyaslayıp net bir kanıya ulaşmak mümkün değil. Sonuçta her aday tercihini kendi şartlarına göre değerlendirecektir. Bu yazıda iki okul hakkında kıyaslanabilecek hususları okuyabilirsiniz. Biz sizlere birisi diğerinden daha iyidir demiyoruz, dediğimiz gibi bu tercih yapacak bireylerin karar vereceği bir husus.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ)
Sosyal İmkanlar
1956 yılında Orta Doğu Yüksek Teknoloji Enstitüsü adıyla Ankara’da eğitim vermeye başlayan ODTÜ Türkiye’nin en büyük kampüs üniversitesi niteliği taşımaktadır. Üniversitenin arazisine dâhil olan ormanın, içinde Eymir Gölü’nü de barındırdığı bilgisinin ışığında okulun ne kadar geniş bir alana yayıldığı anlaşılıyor. Orman alanını hariç tuttuğumuzda bile (30.430 dekar) üniversitenin kampüs alanı 45.000 dekar büyüklüğünde. Bu rakamsal veriler üniversite yıllarını çok çeşitli imkânları olan bir kampüs üniversitesinde geçirmek isteyen gençler için oldukça önemli gözüküyor. Hangi üniversiteli bahar aylarında çim alanlarda oturup sohbet etmek istemez ki? Ya da okulun içinde kocaman bir stadyumda gediklisi olduğu sporu yapabileceği bir stadyum? Evet, kampüsün içinde Devrim Stadyumu adında büyük bir stadyum bulunuyor. Stadyumda birçok spor müsabakası yapılmasının yanı sıra, her yıl düzenlenen bahar şenlikleri konserleri de burada veriliyor.
Yine kampüste bulunan bir başka sosyal imkân spor salonu. İçinde olimpik standartlarda bir yüzme havuzunu da bulunduran spor salonunda öğrenciler, uzman personel eşliğinde spor yapma olanağına sahip.
Üniversite tercihlerini önemli oranda etkileyen bir başka konu da öğrenci toplulukları… ODTÜ Türkiye’nin en çok topluluğa sahip üniversitelerinden biri olarak da göze çarpıyor. Hemen her bölümün mesleki anlamda kariyer olanakları, kişiye kendini geliştirme imkânları sunan çok çeşitli öğrenci toplulukları var. Okulun büyük bir kampüs üniversitesi olması ve çok sayıda kayıtlı öğrenciye eğitim verişi toplulukların niteliğini de artıyor. Öğrenciler tarafından kurulan ve yönetilen bu toplulukların mezuniyet aşamasına kadar hatta sonraki yıllarda bile kariyer anlamında büyük önem taşıdığını söylemeye gerek dahi yok. Fakat ODTÜ’de yalnızca mesleki topluluklar değil; dağcılık, kuş gözlem ve hatta ‘Quidditch’ gibi çok farklı alanlarda faaliyet gösteren topluluklar da mevcut.
Eğitim
ODTÜ’de toplamda 41 lisans programının yürütüldüğü 5 fakülte bulunmaktadır. Üniversite bünyesinde bulunan Fen Bilimleri, Sosyal Bilimler, Enformatik, Uygulamalı Matematik ve Deniz Bilimleri Enstitülerinde ise 107 yüksek lisans ve 69 doktora programı yürütülmektedir. Üniversitenin eğitim dilinin İngilizce olması belki de eğitimle ilgili en önemli detay. Dünyanın bu kadar küreselleştiği bir yüzyılda lisans eğitimini yabancı dilde almak ve evrensel makaleleri okuyabilecek, hatta yazabilecek düzeyde mezun olmak büyük bir artı.
Eğitimle alakalı üniversitenin öğrenciye katabileceklerini sınırlamak elbette doğru olmaz. Fakat az önce söylediğimiz gibi küreselleşmenin zirveye ulaştığı bu yüzyılda öğrenciyi en iyi eğitebilecek kişi öğrencinin kendisidir. Bazı bölümler için bazı üniversitelerin diplomasına sahip olmak iş görüşmelerinde sizi bir adım önde başlatabilecek olsa da en nihayetinde mühim olan özgeçmişinizde neler yazdığı olacaktır.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ)
İstanbul Teknik Üniversitesi’nin kuruluşuna baktığımız zaman Osmanlı İmparatorluğu’na kadar uzandığını görüyoruz. Bugünkü gibi eğitim vermiyor olsa da 1773 yılında gemi inşaatı ve deniz haritalarının çizilmesi konusunda uzman personel yetiştirmek amacıyla kurulmuş bir üniversite olarak karşımıza çıkıyor. 1795’te İnşaat ve 1847’de Mimarlık Fakülteleri kuruluyor. Üniversite 1944’te İTÜ adını alarak günümüzdeki anlamıyla fakültelerde eğitim vermeye başlıyor.
Sosyal İmkânlar
İTÜ’nün, ODTÜ gibi büyük ve tek bir kampüste yerleşik olmadığını görüyoruz. Üniversite İstanbul içerisinde toplamda beş adet yerleşkeye sahip. Ayazağa, Gümüşsuyu, Maçka, Taşkışla, Tuzla yerleşkeleri içerisinde birçok sosyal imkân mevcut. Yerleşkelerinde açık ve kapalı spor salonları, toplamda 357 laboratuvar, 31 yurt, 12 konferans salonu bulunuyor. Beş yerleşkede toplam sekiz kütüphane mevcut. Bu gibi imkânlar tıpkı ODTÜ’yü anlatırken aktardığımız gibi öğrenciler için oldukça mühim. Öğrenci topluluklarıyla gerçekleştirdiği bilimsel faaliyetlerle Türkiye’de ses getiren projelere imza atan üniversitenin en büyük dezavantajı İstanbul’da bulunuyor olması olabilir. Zira kalabalığıyla ve buna bağlı olarak daima yoğun olan trafiğiyle bir öğrenci için oldukça büyük zorluklar yaşatabiliyor İstanbul. Fakat şehir bir dezavantaj olabileceği gibi kimileri için avantaj da olabiliyor. Çünkü İstanbul’un keşmekeşini bir yana bırakırsak genç bir üniversite öğrencisinin aradığı hemen her şeyi barındıran bir şehir olduğunu da söyleyebiliriz.
Eğitim
İstanbul Teknik Üniversitesi öğrenci bakımından oldukça yüksek istatistiklere sahip. Lisansa kayıtlı toplam 23.331 öğrencisi bulunurken Lisansüstü Programlarında da 16 bin öğrenciye eğitim veriyor. Üniversite, 14 fakültede toplamda 99 lisans programı; 6 enstitüde 117’si yüksek lisans, 67’si doktora programı olmak üzere 184 lisansüstü programı barındırıyor. Unutmamak gerekir ki insan bulunduğu çevreye göre şekillenmeye meyilli bir canlıdır. Ne kadar çok bilimle uğraşan toplulukların içinde olursanız o kadar etkilenirsiniz. Dolayısıyla bu çok çeşitlilik ve bilimsel kalabalık öğrenciler için ciddi bir fırsat olabilir.
Tercih yaparken kişinin kendinden başka hiç kimsenin iyi olanın ne olacağını net şekilde söyleyemeyeceğini daha önce dile getirmiştik. Eğer bu iki okul arasında kaldıysanız şartları değerlendirerek kendiniz için en iyiyi en iyi siz belirleyebilirsiniz. Umarız tercihinizden memnun kalır, hep ‘iyi ki’ dersiniz. Aksi halde de üzülmeyin, hiçbir şey için hiçbir zaman geç değildir!
Aklınıza takılan başka sorular var ise FORUM.TERCİHİNİYAP.NET adresine gelerek orada bulunan üyelere ve yöneticilere sorabilir, fikir alabilirsiniz.